Sorularımız var dağ dağ.
Sözcüklerimiz var yürek yürek.
Bir bilinmezin ortayerinde ayaktayız dimdik.
Ne kadar da uzak düşmüşüz en yakınımızdakine bile ve nasıl farketmemişiz biz bunu.
Kederdir yüreğimizde yalnız bıraktıklarımızın yalnızlığı.
Onlar eritirken kendini mum misali biz ışıklarında romantizm yapabilecek kadar vicdansızmıydık.
Cann
Ummanlardan kopup gelen su damlasıyız.
Hasretimiz bir gün boğulacağımız denizlere.
Hasretimiz bir çınar gölgesinin çok görüldüğü bizimkilere. Yalnız mıydık ki gömüldük yalnızlığımıza.
Çevirirken bir şiir kitabının yapraklarını acımadımı içimiz o yabancının dizelerine.
Kendimize katlanamadığımız zamanlarda çekmedik mi yazının ağız kokusunu...
Öyleyse bu keder neye ?
Bir zamanlar zafer şarkılarıyla kazaska oynayan avrupa şimdilerde özlüyorsa hitler'i, bir zamanlar en olmadık yerlerde yenilen abd unutup geçmişi, bayağı bir külhan beyi tavrıyla efeleniyorsa tüm dünyaya biz sorularımızdan vazgeçtik diye(mi)dir..
Bilipte kendimizden bile sakladıklarımız, bir gerillanın bilgeliğiyle pusuya yatmış yüreğimizin yamaçların da.
Tüfek çatacağı anı bekliyor acımasızca...
Cann
Ne mutlu bize ki bildiklerimiz acıtır içimizde bir yerleri.
Ve sorularımız hayatın etini kanırtır...
Bak buradayız bildiklerimizle ve sorularımızla.
Yine bir aradayız, ortak sevinçlerimiz var yine ortak kederlerimiz.
Şimdi bir zaman daha acıyacak içinde bir şeyler...
Şimdi aklın ışığı arayacak bir süre daha...
Kapıyı bir sen biliyorsun ve bizi bu karanlıktan sen çıkaracaksın...
Cann
Herşeyin ve herkesin kendine bile yabancılaştığı, at izi ile it izinin birbirine karıştığı bir zamanda kederimizden arındırdık bu duru adımları...
Adımlarımızı bastığımız yede yangınlar çıkarıyor ayaklarımız.
Yol ırak menzil uzak.
Yüzümüz aynı gökyüzüne bakıyor bundandır gözlerimizin bir yerlerde buluşması.
Aramızdaki şehirlere inat yanyanayız sanki.
Yıldızlara değiyor kafamız.
İnce belli bardaklardaki demli çay kıvamında sohbetlerimiz.
Cann
Beni öldürmeden iç renkliliğimizi bize katmanın o karşı koyulmaz hazzı ne güzeldir.
Çiçek bahçesinin orta yerindeyiz, etrafımız da, nergisler, karanfiller..
türkü türkü kokuyor. inceden bir tulum sesi çalınıyor kulaklarımıza, mahmut abi üflüyor . a
tasoyla sephidi el ele horona duruyor yine. asi bağırıyor uzaklardan viyaaa. selim nede güzel çalıyor kemençeyi ışılımızın yüreği kıpır kıpır.
şimdi karadeniz misali yüreklerimiz.
kazım ses veriyor uzaklardan, sesindeki tını büyü gibi
güneşin sofrasındayız demiş ya usta.
güneşin sofrasındayız işte.
Ne mutlu bize ki kardeşleşiyoruz hergün biraz daha...
Haydi aç yüreğinin kapılarını ardına kadar...
her güzel şeyin sebebi Gönül
Gönlünün en güzel odasına istihdam et bizi...
Misafirliğe değil yüreğine yerleşmeye geliyoruz...
Halam'a
Gönderen uyumayan zaman: 15:05
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder