elçiye zevalin olduğu bir yüzyılda elçisi oldum barışın

derin bir muhabetle ahmet abiye...

Çok bekledim bu gece seni..
Soğuktu, yorgana sarılıp ısınmaya çalıştım...
Yalnızlığımı üleşmedim kimseyle,
oysa içimde toplumsal bir yaraydı yalnızlığım...
beni unutanları ben burada unutmadım,
unutmadım seni bir an bile.
ve unutmadım onları....
ölüp ölüp dirilen şairleri anımsadım sonra...
ve kesik damarlarını şiirin...
mayakovski, yasenin ve kaan ince...
savaşın utancıyla kendisini vuran zweig da bir ara buralardaydı...
elçiye zevalin olduğu bir yüzyılda elçisi oldum barışın...
boynuma yafta astılar bugün, bu deyyus barış yanlısı diye...
birileri yaslanıp penisine gelmişime geçmişime sövdü...
birde gözlerim bağlıyken sövmüşlerdi anneme...
sağrımda toplumsal bir yalnızlık...
bu gece uzun bir gece...
çok bekledim seni...
oysa seninle başka olmak vardı...
seninle içli dışlı, seninle senli benli...
aşkın hüküm sürdüğü bir dünyada dizinin dibinde bir ömür, bilemedin iki gün...
ey kahrını kimden aldığını bilmediğim günler,
şimdi kararın ve kararsızlığın hükmünü kim neyler...
bir ülke topyekün yerken kendi çocuklarını, timsahlar bile utanır!
fakat utanmaz savaşı diline pelesenk edenler...
sevgilim sen şehrinde söyle bildiğin bütün barış şarkılarını,
ben şehrimde barış şiirleri okuyayım...
elçiye zevalin olduğu bir yüzyılda, elçisi oldum barışın...
sevişmek bir başka geceye kaldı!

0 yorum: