"kötülüklerin annesi" soluğunu üleşiyor benimle

Şimdi üstüme gelir her şey...

onca zaman sonra üstünü örttüğüm bir yara kanamaya başlar...

uykularımda andığım, anımsadığım sızım...

erken ya da eksik yaşadığım!

şeytan karanlığın en izbe yerinde kendi çocuğunu becerirken,

Erk(ek) damarım kabarıyor, siktir çekiyorum nietzsche'ye!

"kötülüklerin annesi" soluğunu üleşiyor benimle,

telkin ediyorum kendimi, " başımıza gelen bunca kötü şey, hiç yaşamamış olmaktan iyidir"

Kandığım, kanadığım, aynı göğün altında başka yıldızlara baktığım...

Bulutlar, kuşlar ve çiçekler,

bilumum, şiir için gerekli olan bütün özneler, öznelerin yanısıra eşyanın kendisi tanıktır!...

şimdi bir kez daha aynı yara, bir kez daha ve daha fazla...

ustamın salık verdiği sözcükler hatrımda!

"dudaklarını kanataraktan dayanılmakta ağrıya"

cemreye giderken yüreğimdeki ayaz

elimin değdiği yerde ince bir dal çiçeklenecek önce...

her tomurcuk sızım kadar ince...

uykularımdan ince bir kan sızacak geceye

bahara duracak yeşiline kandığım dünya…

içimde bir sızı "rüya"...

uyusam o eski rüyaya, uyanmasam bir daha...