"İnciyi inci yapan erdem, onun yıllar boyu sedef zindanlarda bekleyişinde saklıdır"
bekledim, yine beklerim...
ben hem çok uzun hem de çok güzel beklerim...
bekledim tufandan korkan ve Nuh peygambere inanan hayvanlar gibi...
en çok akşamın geceye, gecenin güneşe öldüğü saatlerde bekledim...
biraz Karadeniz senin gözlerin...
kıyılarına oturan bir gemiyim,
göğsümde kocaman bir yara, yaramı herkesten saklayıp bekledim...
ekmek yedim, su içtim, seviştim, ama bekledim..
ben hem çok uzun hem de çok güzel beklerim...
yokluğun beni döverken abandone bir boksördüm, ah etmeden bekledim...
güzel değildi sessizliğin, ses vermesen de sesime bekledim...
bekledim, kırılan bir keman kadar dertliydim...
bekledim, tenin kokusunu bilmeden, soluğunu bölüşmeden...
ben hem çok uzun hem de çok güzel beklerim...
Beyrut’ta iç savaştım çok kanadım, kanatıldım....
taşla karnı doymasa da, ülkesini taşla savunan küçük bir generaldim Filistin’de...
ve Kürt’tüm Türkiye' de yok sayanlara inat kendi dilimde söyledim türkülerimi...
ben hem çok uzun hem de çok güzel beklerim...
bekledim uzaktan gülümseyen bir dost gibi
bir düşe inanır ,bir şiire kanar gibi bekledim
mağlup sayıldı devrim, vazgeçmedim beklemekten...
sevgilim seni bir devrimi bekler gibi bekledim...
bir şiire kanar gibi bekledim
Gönderen uyumayan zaman: 15:38
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder