Burada mevsim ilkbahar…
Gül açmasa da kırmızı,
gövdesinde yeşil filizler patladı…
Penceremin önünde bir bülbül…
Bülbül ki güle âşık…
Ahu zar eder gülün aşkından…
Bir kış beklemiştir gülün kırgın gövdesinde yeşil bir dal filizlensin diye…
O küçücük bedeni ile nice zemheriler atlatmış!
Bir kez daha konmak için gülün yeşil gövdesine,
Bir kez daha kokmak için onun teninden,
Ömründen vermiş kışa, ama ölmemiş!
İnsanın gülü görmediği zamanlarda bile bülbülün gözü gülden başka bir şey görmemiş…
Rivayet odur ki
Göğün yerle yeksan olduğu zamanlarda,
Gül kuru bir daldan ibaretmiş…
Bülbül sesi ile açtırmış o nu
Açan gonca beyazmış
Âdemoğlu beğenmeyince rengini, gülün dikenine saplamış bedenini bülbül ve kırmızı gülü var etmiş!
Gül rengini bülbülün kanından almış...
Şimdi bir kuru gövde de
Yeşil bir yaprağa tutunmuş bülbül ve dert ile söylüyor türküsünü…
Ah bülbül!
Senin türkülerini söylediğin gül, başka burunlara kokacak…
Ve senin gülün dibindeki cansız bedenin işgüzar kedinin akşam yemeği olacak!
Bir kez daha kokmak için onun teninden
Gönderen uyumayan zaman: 01:03
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder